5.04.2009

pazar/bahar kafası.


kuklanın ayaklarını ve belaltını secebiliyorum! fakat daha ziyadesiyle fotoğraftaki bazı ayrıntılar beni eski günlerime götürdü: nivea nemlendirici krem, kalem kutusu, turuncu fosforlu kalem ve c vitamini. ve tabiiki üzerinde nice insan suretleri bulunduran - özellikle felsefeciler- masanın ta kendisi.
ağaçlar hakkaten hep 2 nisanda mı cicek acarmış? küresel ısınmayı fln da dinlemezlermiymiş? oha ne mükemmel. ama kesin biraz sıkıntıya da giriyolardır, henüz 2 nisanı getirememiş bazı ağaçlara da rastlıyorum buralarda.
margo icin burda olmaman kötü oldu. daha da kötüsü, film festivali varya burda, güzel animasyon uzun filmler vardı, hangilerine götürürüm seni, onları bile işaretlemiştim. (yoksa izmirden sonra buraya gel mi demeye çalışıyor bu.) neyse artık, başka zamanaymış :P
perşembeden bu yana neler yaptım, hemen bağlıyorum:
cuma günü arınbeyler adapazarına gittiler. gece 10'da dersten çıktım, sınıftan bazı kişiler birinin evinde geceye devam ediceklerdi, evi de yakındı evsahibesinin, takıldm peşlerine. pek güzeldi ev, dubleks. şaraplar alınmış, kenarlarına peçeteler bağlandı, peynirler kesildi, çerezler güzel tabaklarda servis edildi. bi sure orada sosyalleşmeye çalışıp, sonra sınıftaki en yakın arkadaşım olan "genç sivil" hayriyi kaptığım gibi eve döndüm. milk'i izledik sonra 4bucuğa kadar siyaset tartşıp uyuya kaldık. "genç siviller" atitudunu biraz problemli buluyorum, bunlar üzerine tartıştık da tartıştık. en son bebek kafası olduk, şöyle bi tavuk suyuna çorba hikayesi anlatıp kapattı geceyi:
deniz kıyısında bi adam, dalgalar yüzünden kıyıya vurmuş denizyıldızlarını denize geri atmaktaymış. başka bir adam yanına yanaşıp, tüm sahili kaplamış deniz yıldızlarını gösterip; "niye uğraşıyosun ki, hepsini kurtarman mümkün değil, hiç bişe değiştiremezsin." demiş. diğer adam bir deniz yıldızını eline alıp, denize fırlatmış, ve:
"bak, onun için ne çok şey değişti." demiş.
gecenin 5inde umut verici ve güzel gelmişti. mutlu bir şekilde uykuya daldım.
cumartesi günü, erkenden nisimasa toplantısı vardı, ardından pilatese gittim, deliler gibi terledim, sonra eve geldim sunum hazırlamam lazım diye, ama evde yalnız olma sıkıntısı baş gösterdi, hiçbişey yapmadan oturup durdum. saçmasapan geçti cmt günü. çok iyi hissediyorum, bisürü şeyi aştığmı hissediyorum, ama evde yalnızken bişey yapamama/konsantre olamama devam ediyomuş, e yavaş yavaş tabi.
bugün serkanla "pazar gezileri" rituelimizi devam ettirmek üzere, 11bucukta taksimde buluştuk. karaköyde börek-çay kahvaltısı edip, karşıya, kadıköye geçtik. başladık yürümeye. kadıköy-moda-modasahili-kalamış-fenerbahçe-caddebostan hattını yürüdük. pek güzel yerler. çok yaşanası, tam sayfiye yeri. toplam 3 saat fln yürüdük.(bacak kaslarım geri dönüyoruz dercesine ağrıyorlar şu an) sonra caddebostan sahile oturduk. caddebostan sahil baya güzel biyer, deniz cok sakindi, insanlar yürüyüş yapıp, bisiklete biniyor, piknikler yapıyorlardı. arın da adapazarından oraya geldi, biz de bira içip, küçük çaplı bi piknik yapıp, çimlerde yattık. çok güzeldi. tatil günüydü tam. sonra da eve döndük. bi güzel uyumuşum. şimdi uyandım, sunum hazırladım birazcık. ahanda burdayım şimdi. benden de i love bahar kafası.
burası da moda sahili işte:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder